Karışık Fıkralar
--------------------------------------------------------------------------------
Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş.
Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla
birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar.
Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar.
Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte
olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir
herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa,
"ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza:
- "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"
Öğretmen derste anlatıyordu: - "Gelinler nikah töreninde neden beyaz giyer, bilir misiniz?
Çünkü bu onun en mutlu günüdür." Bir ses yükseldi:
- "Şimdi damatların neden siyah elbise giydiklerini anladım."
Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış:
- "Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda taşıdım.
" Hakim kocaya sormuş: - "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var mı?
" Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış: - "Sayın hakim. Farzedelim ki canınız bir
kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin
midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?" Hakim sekreterine dönmüş:
- "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."
Kralın bir atı varmış. Bu at çok üzgünmüş ve hep ağlarmış. Atının derdine çare arayan kral,
ülkeye haber salıp "atımın sağlığını yerine getireni zengin ederim" demiş. Nice doktorlar,
paytarlar gelmiş ama faydasız.. Olayı duyan Nam-ı Kemal hemen kralın yanına gitmiş:
- "Ben bu işi yaparım" demiş. Kral: - "Ama nasıl olur, nasıl yaparsın" demiş.
- "Boşver onu, sen paradan haber ver" demiş Kemal. Neyse anlaşmışlar sonunda ve Namık Kemal
atın yanına gidip kulağına birşeyler fısıldamış. Birden at gülmekten kırılmaya başlamış.
Namık Kemal parasını almış, kral da mutlu olmuş. Aradan 1-2 ay geçmiş. At gülmekten yemek
yiyemiyormuş. Kral Namık Kemali tekrar çağırmış: - "Bu ata birşeyler oldu ama sıkıldım
artık, bunu eski haline getirirsen sana daha çok para veririm" demiş. Atın yanına giden
Namık Kemal kısa sürede geri dönmüş. At ise eski halini almış ve başlamış hüngür hüngür
ağlamaya. Kral dayanamayıp sormuş: - "Nasıl güldürüp ağlattın be adam?" - "İlk seferde,
benimki seninkinden büyüktür, dedim, gülmeye başladı." - "Ya ikincisinde?" - "Çıkarıp
gösterdim."